Demokrasi ve Barış Çalıştayı: Aktör olarak sürece katılmalıyız

img

ANKARA - DEM Parti ve sosyalist partilerin düzenlediği çalıştayda konuşan sendika ve konfederasyon temsilcileri, demokratik cumhuriyetin herkesin sorumluluğunda olduğu vurgusunu yaptı. 

Hakların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), "Barış ve Demokrasi için Buluşuyoruz Mücadelenin Olanaklarını Konuşuyoruz" başlığı ile Makina Mühendisleri Odası'nda  düzenlediği çalıştay devam ediyor. Çalıştay'ın son oturumunda ise sendika ve konfederasyonlar konuştu.
 
Bu oturumda da ilk sözü alan Kamu Emekçileri Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak tüm sendikaların süreçte seyirci değil, aktör olarak hareket etmesi gerektiğini belirterek şöyle konuştu: "En son Kürdistan Özgürlük Hareketi Yönetimi, Türkiye'deki güçlerini çektiğini bir açıklamayla duyurdu. Ardından süreçte bir tıkanıklık çıktığını ve süreci açmak için bu adımın atıldığını öğrendik. Ama neden her süreç tıkandığında gerillanın adım atması gerekiyor? Neden demokrasi güçleri olarak, sendikalar olarak süreci açmak için biz bir şey yapmıyoruz? Hepimiz süreç tıkandı diyorduk ama bir şey yapmıyorduk. Bu pozisyondan çıkmalıyız ve aktör olarak sürece katılmalıyız."
 
Türk Tabipleri Birliği (TTB) temsilcisi Hilmi Önder Oktay da bu süreçte demokrasi mücadelesinin güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, demokrasi mücadelesini her yerde güçlendirdiklerinde sonuca ulaşacaklarını söyledi.
 
BARIŞ GAZETECİLİĞİ VURGUSU
 
Arından söz alan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş da demokrasi inşası için öncelikle ifade özgürlüğünün kurulması gerektiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: "Daha önce gazetecilere yönelik öldürme ve tutuklamalar yaşandı. Yüzlerce gazete ve yayın organı kapatıldı. AKP döneminde de gazetecilere yönelik baskı uygulamaları en üst seviyede yürütüldü. Basın özgürlüğü olduğunda verdiğiniz mücadele görülecek. Bunun için basın ve düşünce özgürlüğü mücadelesini birlikte yürütmeliyiz."
 
'DEMOKRATİK CUMHURİYET HEPİMİZİN SORUMLULUĞUDUR'
 
Sonrasında söz alan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Basın-İş Genel Sekreteri Turgut Dedeoğlu ise tutuklu gazetecilerden bahsederek şöyle konuştu: "Daha dün mahkeme 8 Kürt gazeteciye verilen cezayı onadı. Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin SİHA'larla öldürüldü. O SİHA'ların sahibi kim, herkes biliyor. Gazetecilerin öldürülmesine karşı açıklama yaptığımızda gazeteciler gözaltına alındı. Bununla da bitmedi, o gün Hakan Tosun öldürüldü. Katil kim? Apê Musa'nın, Hrant Dink'in, Metin Göktepe'nin katili kim? Peki biz ne yapmalıyız? Biz de barış gazeteciliği yapmalıyız. Hepimizin sorumluluğu var, barışı inşa etmek. Barışla gazetecilerin öldürülmesinin önüne geçilir, basın ve düşünce özgürlüğü sağlanır. Gerilla annelerinin, polis ve asker annelerinin ağlamadığı bir ülke yaratabiliriz. Bunun yolu demokratik bir cumhuriyettir. Bu da hepimizin sorumluluğundadır."