ANKARA - İHD'nin 22’nci Genel Kurulu’nda konuşan derneğin Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, devletin sürece rağmen güvenlikçi politikalarının değişmediğini belirtirken Eren Keskin ise sürecin toplumsallaşması için sokakta olmak gerektiğini ifade etti.
İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) iki gün sürecek 22'nci Olağan Genel Kurulu, Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi'nde başladı. İHD Eş Genel Başkanları Eren Keskin ve Hüseyin Küçükbalaban, İHD Onarsal Başkanı Akın Birdal, İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyeleri ve şube yöneticileri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın yanı sıra siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin aralarında olduğu çok sayıda kişi katıldı.
Kurulun yapıldığı salona, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın", "Kadına yönelik şiddet politiktir", "Anadilinde eğitim en temel insan hakkıdır" ve "Kuyu tipi cezaevleri kapatılsın" yazılı dövizler asıldı. Açılış konuşması ile başlayan kurul, divan üyelerinin seçilmesi saygı duruşu ve sinevizyon gösterimi ile sürdü.
EREN KESKİN: SOKAKTA OLACAĞIZ
Sinevizyon gösteriminin ardından ilk olarak söz alan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, geçtiğimiz aylarda yaşamını yitiren İHD Üyesi Hüsnü Öndül'ü anarak sözlerine başladı. Türkiye'de yaşanan soykırımları hatırlatan Eren Keskin, "Ermeniler, Süryaniler, Hristiyan halklarımızın çok büyük bir bölümü bu soykırımlarda katledildiler, yok edildiler. Mallarına, tarihlerine, her şeylerine el konuldu ve bu el koymanın üzerine kurulan bir cumhuriyetten söz ediyoruz. İşte bütün yaşadıklarımızın temelinde yapılan bu büyük haksızlık yatıyor. O kadar suçlu bir devlet ki; bu suçların hiçbirinin konuşulmasını hala istemiyor. Konuşanı cezaevine atıyor. Biz bunları konuşmadığımız sürece, üstünü örttüğümüz sürece de bu aynen böyle devam edecek. İnsan hakları savunucuları olarak bu mücadeleyi her zaman ölümlerimize karşı borcumuz olarak tanımlıyoruz" dedi.
Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ne dair de konuşan Eren Keskin, sürecin halklar açısından olumlu olmasını dilediklerini belirterek, "Bu sorunun adının doğru konulması gerektiğini düşünüyorum. Meselenin adı Kürdistan meselesidir. Kürdistan dört ayrı coğrafyada parçalanmış bir ulusun oluşturduğu bir toprak parçası ve hepsi birbirini etkiliyor. Her parçadaki gelişme birbirini etkiliyor. O nedenle bugün yaşadıklarımızı bu uluslararası sorunun bir sonucu ve Suriye ile bağlantılarını, Rojava ile bağlantılarını hiç unutmuyoruz. O nedenle kendi haklarımızın bilincinde olarak, taleplerimizi yükselterek devam etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü biz haklıyız. Eğer bir süreç başarıyla devam edecek ise bu sürece biz taleplerimizi yükselterek katkıda bulunabiliriz. Özellikle işçi ve emekçi sınıfı, insan hakları örgütleri, siyasi partiler... Herkesin devletin yarattığı tüm ihlal alanlarına karşı taleplerini yükseltmesi gerekiyor. Devlet bu sürecin toplumsallaşması istemiyor. O nedenle bizler, bu noktada son derece dikkatli ve yüksek taleplerle, daima sokakta olmamız gereken bir süreç" ifadesinde bulundu.
BALABAN: HAK İHLALLERİ DEVAM ETTİ
Ardından söz alan Balaban ise insan hakları ve demokrasi sorunlarının en çok Kürt meselesi bağlamında ortaya çıktığını söyledi. Balaban, "Devletin Kürt meselesindeki güvenlikçi politikalarının uygulanmasını, demokrasi ve insan hakları alanına yansımalarını bu dönemde de yaşadık. Dün itibariyle biz yıllık raporumuzu açıkladık. Ne yazık ki, geçmiş yıllardan daha farklı bir tabloyla karşılaşmadık. Yani 1 Ekim 2024 tarihinde Kürt meselesinde söylem düzeyinde bir niyet ortaya konmuş oldu ama o bile bu devletin Kürt meselesindeki güvenlikçi parantezini değiştirmedi. O nedenle bu barış meselesinde ve Kürt meselesinin demokratik çözümü konusunda, İHD olarak daha yoğun çalışmalar yürüttü. Paneller, konferanslar yine çalıştaylar gibi çok sayıda çalışma yürüttü ve tarihsel olarak bu dönemde atılmış olan adımlara tanıklık etmiş oldu" diye konuştu.
BAKIRHAN: İHD MÜCADELENİN ADRESİ OLDU
Tuncer Bakırhan ise İHD mücadelesinin önemine değindi. Bakırhan "Bugüne kadar emek veren ama aramızda olmayan Sakine Arat Ana'ya, Vedat Aydın'a, Ayşe Nur Zarakoğlu'na, Leman Fırtına'ya, Hüsnü Öndül'e, Emine Ocak'a ve en son kaybettiğimiz İhsan amcaya selam saygılarımı gönderiyor ve minnet de rahmet de anlıyorum. Merak etmesinler, bayraklarını Eren Başkan, Hüseyin Başkan ve bundan sonra gelen yöneticimiz onurlu bir şekilde onlara layık bir şekilde dalgalandıracaktır. İHD, 1986'da kurulmuş ve fırtınalı 40 yıl geçirmiş ama mazlumun, ezilenin, katledilenin, ilk uğradığı adres olmuş, ilk uğradığı durak olmuş ve bunu bugüne kadar da devam ettirmiş. Belli ki bugünden sonra daha da büyüterek devam ettirecektir" dedi.
İHD’NİN SÜRECE KATKISINA İHTİYAÇ VAR
İHD'nin daha fazla rol ve misyon oynamasına ihtiyaç olduğu vurgusunu yapan Bakırhan devamla şunları söyledi: "Çünkü bugün Türkiye'de bir süreci konuşuyoruz. Bu süreç henüz bir barış süreci değil, henüz bir demokrasi süreci değil, bir tartışma sürecidir. İHD'nin duruşunu eğer Türkiye'deki kurumlar, Türkiye'deki demokratik kamuoyu birlikte omuz omuza sahada, sokakta yürütmeyi başarabilirsek; bu bir barış süreci olabilir. Bu onurlu bir barış sürecine evrilir. Bu bir demokratikleşme süreci olabilir. Dolayısıyla İHD'nin geçmişteki birikimiyle bugünkü başlayan bu süreçte de büyük rol oynayacağını, büyük katkı sunacağını belirtmek istiyorum. Hala önümüzde aydınlatacağımız, çözeceğimiz mağdurların hakkını arayacağımız birçok meselemiz var."
